Taha

Kur’an-ı Kerim’de “Taha Suresi” olarak bilinen sure, genellikle Hz. Musa’nın kıssasını anlatır. Bu sebeple bazı müfessirler, “Taha” denildiğinde “Musa” olarak da anlaşılabileceğini ifade etmişlerdir ki bu sadece bir görüştür. Kur’an’da “Taha,” gizli bir anlamla zikredilen ve “Huruf-u Mukattaa” olarak adlandırılan harflerden biridir.

Bu eser, dünya tarihinin dönüm noktalarından birini işaret eden Taha Suresi’nin 83. ayetine hizmet etmek amacıyla hazırlanmıştır. “Kalemsiz yazı tekniği” olarak bilinen yeni bir icat ile yapılmış ve kağıttan doğrudan çıkan, sülüs hat formunda ortaya çıkmıştır. Kimine göre bir deniz yüzeyinde, kimine göre bir gölde, kimine göreyse bir çöl üzerinde duruyormuş gibi görünür. Bu yorum izleyicinin algısına bırakılmıştır ve “Musa” kelimesinin aynı zamanda “sudan çıkarılan” anlamına geldiğine vurgu yapılmak istenmiştir. Su yüzeyindeki bir gemi gibi duran “t” harfi ve yanındaki “h” harfi, sonsuz bir ufukta son derece net bilgiler sunar.

Yukarıdaki dolunay benzeri dairenin içinde, Allah Teala’nın Hz. Musa’ya Tur Dağı’nda hitabı bulunmaktadır: “Ey Musa, seni kavminden acele getiren nedir?” Tur Dağı’nda Allah ve Hz. Musa arasında geçen, ayetlerle tasdik edilen bu konuşma, o günden itibaren dünyanın tamamen farklı bir yer olacağını açıkça göstermektedir. Günümüzde özellikle İsrailoğulları ile ilgili yaşanan sorunlar, bu yüce ayet üzerinden anlaşılabilir. Burada olduğu gibi, Hz. Musa’nın kısa süreli yokluğunda, İsrailoğulları’nın ona nasıl ihanet ettiği anlatılmaktadır.

Hüsn-i hat alanında yeni teknikler ve görsel derinlikler içeren bu eser, izleyicide düşünce uyandıran bir mana bütünlüğü oluşturması açısından da değerlidir. Özel renklendirilmiş el yapımı kağıt üzerine akrilik mürekkep kullanılarak hazırlanan eser, 80 x 130 cm ölçülerindedir. Hicri takvimin 1446. yılı Rebiülevvel ayının ikinci gününde tamamlanmıştır.